Kahredici olan şu ki... Suriye'de savaşan taraflar değil, insanlık kaybetti!
Hiç inkâra kalkışmayalım; siyasi pozisyonlarımıza yaslanarak lafı dolandırmayalım, gerçek bu kadar yalın.
Zaten büyük acılar karşısında politik gevezelikler, uzman işi yorumları falan pek eğreti kalıyor.
Kuşatma altındaki Yermuk mülteci kampında aylardır kedi köpek ve ot yemek zorunda bırakılan çocuklar artık ölmeye başladılar işte!
Muaddamiye ve Duma kamplarındaki sivilleri de aynı felaket bekliyor.
Gazeteler haberi verirken "İnsanlığınız batsın!" diye başlık atıyorlar.
Oysa çoktan battı!
Daha doğrusu, battık!
***
Bundan sonra ne olacak?
Öyle ya da böyle, pek yakında veya birkaç katliam daha yaşandıktan sonra mutlaka bir uzlaşma noktası bulunacak.
Tamamdır çünkü!
Uluslararası büyüklerin beklediği vakit, oynadığı oyun kıvama ermiştir.
Neden? Çünkü
Batı'nın garip ve şüpheli kurgusu El Kaide canavarlarıyla dünya yeterince korkutuldu; ölüm gösterildi, sıtmaya razı olundu.
Katil Esad yeniden ülkenin "
orta direği" havasına sokuldu, uzlaşma da o nokta üzerinden gerçekleşecek.
***
Sakın hayal kurmayın! Uzlaşma ve anlaşma gelse bile
huzur gelmeyecek!
Muhtemel bir gelecekte
Suriye en iyi haliyle devasa bir Beyrut olacak!
Belki gün gelecek,
Ruslar için "
Özerk Lazkiye" bölgesi de
sıcak bir tatil ülkesine dönüşecek.
Belki gün gelecek, yeniden inşa edilen
Rojava ve Halep ile Türkiye arasında ticari ilişkiler çok gelişecek.
Peki çekilen acılar ve bugün iyice keskinleşen düşmanlıklar silinir mi? Mümkün mü bu?
Yeni Suriye'nin bölge ülkeleri için
yeni bir çatışma ve terör yuvası haline gelmesi önlenebilir mi? Hayır!
Ne diyeceğimi bilemiyorum. "
Yazık!" demek,
uzaktan ağlayıp dövünmek çok yetersiz kalıyor.