Çocukluğumuzun bazı eşyaları vardır ki, zihnimiz onları asla terk etmez.
Bizi anne rahmi gibi yıllarca sarıp sarmalayıp ısıtan battaniyelerimiz mesela... Öyle şimdiki gibi polar falan değillerdi. Yünleri çelimsizdi.
Ama özlemle hatırlarız.
Bir de hatırası tatsız nesneler var.
Benim çocukluk dünyamda çok tutulan bir yenilik olarak yeri göğü işgal eden muşambalar mesela.
Hele masa örtüsü olarak kullanılanları...
Hiç sevememiştim. Sevenine de rastlamadım. Vinileks diye bir laf dolanırdı evde ama henüz okula bile başlamamıştım; ne olduğunu tam anlayamazdım.
Çok sonra öğrendim; meğer Vinileks'in yakın tarihimize damgasını vuran 27 Mayıs Darbesi denen felakette özel bir yeri varmış.
***
Yolsuzluk berbat bir şeydir. Toplumsal güveni sarsar, ekonomiyi kurt gibi kemirir.
En kötü yanı da nedir, biliyor musunuz?
Tabii ki biliyorsunuz...
Yolsuzluğa karşı duyduğumuz öfke bir bakarız ki, hızla
uğursuz bir dedikodu hazzı ve yaygınlığı kazanmış.
İşte tam da bu yüzden dikkatli olmak gerekir.
Çünkü
kötülük kötülüğü sever.
Darbeciler yolsuzları ve yolsuzluk dosyalarını işlerine geldiği gibi kullanırlar; gerekirse ateş olmayan yerden bile duman çıkartırlar.
Ortalık karışır, amaç hasıl olur, sonra herkes olayı unutur. Kim haklı, kim haksızmış, aldıran kalmaz.
O yüzden
sadece yolsuzluğa odaklanmak aldatıcıdır!
Mesela bugün kimse hatırlamıyor:
Demokrat Parti'nin son Maliye Bakanı Hasan Polatkan neden "
Allah şahidimdir ki, benim evime yemek masası için olanından başka bir muşamba girmemiştir" diye haykırmıştı?
"
Vinileks Davası"nı hatırlayıp konuşan kaldı mı?
***
Hiç kuşkusuz,
Yassıada davalarının en heyecan verici sosu yolsuzluk davalarıydı.
Bunlardan biri de
Adnan Menderes ve Hasan Polatkan'ın
Vinileks firmasına
Türkiye Vakıflar Bankası'ndan usulsüz kredi kullanımına aracılık etmeleriydi.
Adı mahkemeydi ama hak hukuk ayaklar altında çiğnendiği için dava çok kısa sürdü.
4 Kasım 1960'ta başlayıp
aynı ayın 26'sında bitirildi.
Polatkan'ın savunması alınmadı. "
Neden bu kadar çok şeker fabrikası yaptınız?" diye suçlayacak kadar kararlı (!) bir mahkeme Başkanı olan
Salim Başol, sanığın savunmasını uzun bulmuş, yaptırtmamıştı.
Peki ne oldu?
Darbecilerin bankanın başına getirdiği yönetim firmaya kredi vermeyi sürdürdü. Zaten 1961 seçimlerinden sonra iktidara gelen hükümet de krediyi veren eski genel müdür
Sabahattin Tulga'yı yeniden görevlendirdi.
Sonuç?..
Hasan Polatkan bu ve benzeri davaların sonucunda idam edildi.
Tutukluluğu süresince sadece iki kez görüşmesine izin verilen ailesine kendisini en çok "
Vinileks davasında yaratılan şaibenin" üzdüğünü söylemişti.