Halil Berktay Taraf'taki röportajı ve AHaber'deki konuşmasıyla Kanlı 1 Mayıs tartışmalarında yeni bir tartışmanın kapısını açtı.

Taraf'ın Halil Berktay'ı tanıtırken yaptığı açıklama da ilginç...
Şöyle deniyor:
"1 Mayıs 1977'nin yakından tanığı olan tarihçi."
E ne olmuş, diyeceği geliyor insanın.
Ben ve benim gibi binlerce kişi de 1 Mayıs 1977'nin "içinden" tanığıyız ve Berktay'la aynı fikirde değiliz.
Mesele kanlı 1 Mayıs'a ne şekilde tanık olduğumuzda değil...
O gün yaşananları anlamak için geniş bir çerçeveden bakmaya niyetimiz var mı, mesele işte orada!
***
Halil Berktay aslında bir "doğru"ya parmak basıyor...
Sol siyasetler (fraksiyonlar) 1 Mayıs 1977'ye şiddetli çatışma ortamı içinde geldiler.
İnatlaşmalar, nefretler, öfkeler had safhadaydı.
Berktay'ın da içinde olduğu Maocu grupların Taksim'e girmek için her türlü çatışmayı göze aldıklarını ve Tarlabaşı civarının patlamak üzere olan bir fitili andırdığını çok iyi biliyorum.
Bunları inkâr etmek ve o günleri güllük gülistanlık bir sosyalist sol varmış gibi bugüne aktarmak büyük palavracılıktır.
Ancak Halil Berktay şimdi bu "doğru"yu vurgulamak uğruna müthiş bir yanlışa imza atıyor.
***
İşin doğrusu...
Berktay gibi bir tarihçiye 1 Mayıs 1977'yi tek başına bir olgu olarak ve sadece "ben de alandaydım" diyen bir gözle analiz etmek pek yakışmıyor.
Mesela...
O 1 Mayıs'ı, 29 Mayıs 1977'de İzmir Çiğli havaalanında Ecevit çiftine düzenlenen suikasttan bağımsız değerlendirmek doğru mudur? Ki o suikastın ayrıntıları hâlâ karanlıktadır!
Bunu da geçelim...
Başbakan Demirel'in 1 Haziran'da dönemim Kara Kuvvetleri Komutanı'nı aniden emekli etmesi acaba neye işaretti?
Ecevit 3 Haziran'da Taksim'de bir miting yapacaktı. Demirel'in onu özel bir "dürbünlü tüfekle ateş edilerek öldürüleceği" konusunda uyardığını biliyoruz.
Daha sonra sağır sultan bile anladı ki, 1977 Mayıs'ının son günlerinde bir darbe girişiminde bulunulmuş.