Yabancı birini sevmek, onu tanımaktan çok daha kolaydır. Tanıdıkça daha çok sevmek ihtimali vardır elbet. Fakat çoğu zaman sevmek başlangıç, tanımak bitiştir.
***
Zihin... Bir medya müstemlekesi!
***
Zaman geçer, geçer, geçer... ve birden bire farkedersiniz ki, yaşlanıyorsunuz! Nasıl bir şeydir bu?
Gorki'nin dediği gibi "
yaşlılık durmadan arkamızdan çekiştiren ve bizi sevmeyen birini andırır."
***
Çocukluğumun
bahar temizliği günlerini hatırlıyorum da... Neredeyse iki gün sürer, ailenin bütün kadınları toplanır, denkler çözülür, denkler toplanırdı. Onca yorgunluğa "bana mısın!" demezlerdi. Şimdi düşünüyorum da, aslında gizliden gizliye hayatı tazelemek ve
kıştan birikmiş hatıraları bir bir ayıklayıp hayal kırıklıklarını hafızanın derinlerine itip unutmak için hummalı bir çalışmaydı. Yüzlerindeki ferahlığın ve davranışlarına yansıyan neşenin kaynağı buydu.
***
Değişim... Açık kalpliydi. Bir gün biri palas pandıras içeri girdi, epeyce kaldı. Sonra çıkarken kapatıp gitti.
***
Değişim... Hep neşeliydi. Bu yüzden çok seviliyor o da sevilmekten hoşlanıyordu. Bir gün o da sevdi. Çok sevdi. Neşesi bir daha dönmemek üzere kaçtı.
***
Değişim... Yalan söylemeyi beceremezdi. Zaten yalanla dolanla ne işi olabilirdi ki! Sonra bir "iş"e girip çalışmaya başladı. Para, pul, kariyer derken, anladı ki; insan her şeyi çarçabuk öğrenip becerilerini geliştirebiliyor!
***
Kadın "
seni seviyorum" diyor adama. Adam biraz şaşkın, biraz sevinçli bir halde oturduğu yerde doğruluyor. Tam o sırada kadının alnında bir film perdesi açılıyor sanki ve perdedeki altyazıda şöyle deniyor: "
Yanlış anlama... Beni sevmeni seviyorum!" Adamın içinde kabaran sevinç dalgası yerini kırık bir hüzne bırakıyor.