Sıra dışı dedikleri hiçbir şey şaşırtmıyor beni! Ben en sıradan şeye şaşırıyor; "nasıl oluyor da oluyor?" diye hayretler içinde kalıyorum. Ne mi o? Şu bildiğimiz gündelik hayatlarımız... Hakkında hiç doğru düzgün sual etmeden, "nereden gelip, nereye gidiyoruz, neden bütün bunlar?" diye düşünmeden yaşayıp gitmemize çok şaşırıyorum.
***
"Öğrenciler Günü" diye bir gün de olmalı! Hüzünle kutlanacak bir gün. Öyle ya, hepsi de eğitim zayiatı!
***
Hayatımız bir filmse eğer, sadece fragmanı güzel, sadece fragmanı merak uyandırıcı!
***
Bazı kavramları hak ettiğinden fazla büyütürüz ki arkasına "küçüklüklerimiz" saklanabilsin!
Başarı ve
gurur böyle kavramlardır. Başarılarımızın arkasındaki tesadüf ve torpilleri, gururumuzun arkasında küçük düşme korkumuzu böyle gözden uzak tutarız.
***
Usta-çırak ilişkisi günümüzde pek umursanmıyor ve çoğu mesleki alanda da artık küçümseniyor. Bunun birçok nedeni var ama şunu da unutmamalı: Yaptığımız işlerde becerinin taşıdığı değerin yerini "başarı"nın önemi aldıysa eğer, usta bir dost olmaktan çıkıp bir düşmana dönüşür. Usta artık "başarı"nın önünde engeldir.
***
Bir yemek adı:
Peksimetli avuntu! Mutfak öyle bir şeydir işte! Acı gerçeğin çırılçıplak ifadesine bile tat katmayı bilir! Bir parça zeytinyağı, biraz doğranmış domates, maydanoz ve ufalanmış tulum peyniri kuru peksimetleri şahane bir yiyecek yapıverir. Ne et vardır, ne sebze, ne nohut, fasulye! Ama avuntu birdenbire arzunun en çekici nesnesi olmuştur.
***
Aşk şu iki duyguyla çok yakın bağlara sahip:
Hayranlık ve merak. Hayranlık çoğu zaman aşkın kılavuzudur ama hiçbir zaman birine duyulan merak kadar kışkırtıcı olamaz!
***
"Beni dinle" diyor adam,
"olduğun gibi seviyorum seni, nasılsan öyle!" Gözlerinde şimşek çakımları var. Dudakları titriyor. Kadın inanmıyor ona. Oysa doğruyu söylüyor adam. Çünkü henüz bir ilişkinin başında! Sadece âşık henüz! Sonra zorlanacak! Sonra işler karışacak! Yavaş yavaş bir ilişkiye dönüştüğünde her şey, zaten kimse nasılsa öyle kalamayacak!
***
Çiftler birbirlerini ilk gördükleri andaki gibi görmeyi sürdürebilselerdi, asla ayrılamazlardı. Aşk o
"ilk an"ın, o
"ilk manzara"nın özlem dolu arayışıdır.
***
Masamın üzerinde
Ali Ayçil'in yeni hikâye kitabı
"Yenilgiden Dönerken" duruyor. Açıp rasgele karıştırıyorum. Parmaklarım durduruyor beni. Orada şöyle bir başlık var: "Bir dindi yenilik, ben kalkıp tekrarı seçtim."