Mehmet Atalay dostum, yanılıyor. İlkokullar için küçük gazeteler basıp dağıtmak gelecekte bildiğimiz gazetelerin okunma oranlarını yükseltmez. Niyet ne kadar iyi olursa olsun, demode arayış ve uygulamalar bir çözüm olamaz!
Günümüzün çocukları babalarına "akıllı cep telefonları"nı nasıl kullanacaklarını öğretiyorlar.
Her yerde reklamını gördükleri tablet pc'lere heves ediyorlar.
Dahası...
Günümüzün çocukları izledikleri filmlerin etkisiyle haberlere ve olaylara üç boyutlu bir görsellik içinde temas edebilecekleri günün hayalini kuruyorlar.
Yani yapılacak en doğru iş...
Çocuklar için gazete çıkartmak değil, onlara internetin sadece bir oyun alanı değil bir "okuma" alanı da olduğunu öğretmektir.
***
Konuyu en başından alayım...
Basın İlan Kurumu GenelMüdürü
Mehmet Atalay geçenlerde Bursa'da yerel medya temsilcileriyle bir araya geldi ve projelerini anlattı.
İlkokul çocukları için gazete çıkarmak da o projelerden biri.
Benim dikkat çekmek istediğim asıl konuya gelince...
Türkiye'de
4.8 milyon adet gazete tirajını çok yetersiz bulduğunu ve
gazete okuma alışkanlığımızın çok zayıf kaldığını söylemiş
Atalay.
Yaygın bir kanaat bu fakat yanlış!
Gazete okuyanların nüfusa oranı zayıf kalabilir; ancak bu ülkede
sandığımızdan daha çok gazete okunuyor.
***
Gazete okumaktan söz ediyorsak, aklımıza sadece geleneksel gazete formatı gelmemeli.
Geçti o devir! Bugün sadece
Hürriyet, Sabah, Milliyet ve Habertürk'ün internet sitelerine toplam tekil giriş sayısı
bütün ulusal gazetelerin toplam tiraj sayısı kadar.
Buna bazı haber ve köşe yazılarının her gün düzenli olarak
facebook ve twitter'da dolaşma oranlarını ekleyin.
O zaman karşınıza
hiç kâğıda bakmadan gazete okuyan milyonlarca insan çıkar!
Yok, ille de
"ben onlara gazete okuru demem" inadındaysanız...
Siz bilirsiniz!
Ama orta vadede o yolun sonu yok!
***
Bir dakika!
Bu toplumun geniş bir okur yazar kesiminin
en başından beri gazete okumaya yeterince ilgi göstermediği konusu ayrı!..
O konuyu ayrıca masaya yatırmalı ve düşünmeliyiz...
Gazete çıkaran hem muhafazakâr hem de yenilikçi
elitler ile halk arasında uzlaşmaz bir çelişki mi var acaba?
Belki sizin de alttan alta dikkatinizi çekmiştir; halkın bilinçaltında
televizyon deli dolu bir
"ahbap", gazeteler ise nobran bir
"aydın" olarak yer tutmuştur.
Bu
"kopuş" ancak yeni kuşaklarla ve
dijital zeminde ortadan kalkacak gibi görünüyor.