Biz birbirimizi bile dinlemeyi unutmuşken... Dağların, taşların, kuşların...
Ve elbette sellerin, kasırgaların, depremlerin de "dinlenmesi" gerektiğini söylesem kim aldırır!
Haftalardır içimizi yakıp kavuran acılar şimdi Van-Erciş depremiyle daha da derinleşmişken...
Kulak vermesini bilene doğanın çok şeyler anlatmaya çalıştığını söylesem, neye yarar!
Zaten büyük ihtimalle yanlış anlaşılır.
Çünkü akıllar ya "bak bu da bizim cezamız!" mantığıyla çalışacak kadar acımasızdır ya da klişe "azgelişmişlik" teranelerine sığınır.
Oysa doğa kendi diliyle konuşuyor.
Bazen yumuşacık bir okşayış gibidir bu dil, bazen çok ağır bir darbedir.
Neleri savsakladığımızı; hangi meseleleri hak ettiğinden çok daha fazla önemsediğimizi; onca kavga gürültünün aslında nasıl küçücük ve anlamsız kalıverdiğini; çaresizliği ve "hakikat"in gücünü hatırlatır bize.