Eh, her canı sıkılan Anayasa Mahkemesi'nin yolunu tutarsa böyle olur. Ve de böyle giderse Anayasa Mahkemesi yakında boşanma davalarına falan da bakmaya başlar.
Anayasa Mahkemesi'ni bir tür temyize, bir tür Süper Yargıtay'a dönüştürmek istiyorlar...
Anayasa Mahkemesi, "seçimle gelmiş iktidarların çıkaracağı ve bürokrasinin hoşlanmayacağı bazı aykırı kanunları iptal etmek" amacıyla kurulmuştur, Internet sitelerinin hukukunu gözetmek amacıyla değil.
Yani, tıpkı Senato kurumu gibi, bürokrasinin 1960 darbesinden sonra, 1961 Anayasası'yla kendisine verdiği görev, "sivil hükümetleri ve sivil meclisi frenleme" görevidir. Vesayetin bir başka yolla devamı... Vesayetin kurumsallaşması...
Çünkü devleti, yani bürokrasi hegemonyasını "cahil halkın seçtiği pis politikacılara karşı korumak" gereği duyulmuştu! Örneğin Adnan Menderes gibilerine karşı...
Mahkeme başkanı Sayın Kılıç da muhalefetin kendisine yüklemeye çalıştığı bu Amerikan tipi "Justice Kılıç" havasını sevdi. Bakalım ne zaman başbakana dönüp "fazla konuşma, AKP'yi kapatılmaktan kurtarmıştık, daha ne istiyorsun" diyecek?
Bildiğimiz kadarıyla Yüksek Seçim Kurulu kararlarının temyizi yoktur. Hukukta buna "gayrı kaabil-i temyiz" deniyor.
Örneğin YSK'nın A Haber kanalı hakkında verdiği karar, ne kadar haksız, ne kadar insafsız da olsa uygulanmak zorundadır ve uygulanıyor.
Ama seçimi her kaybeden, güreşe doymayan her yenilmiş pehlivan, soluğu Anayasa Mahkemesi'nde alıyor.
Ve de AYM, temyizi mümkün olmayan kararları fiilen temyiz etmiş oluyor. AYM, onasa da onamasa da, kararı şu yönde ya da bu yönde de olsa, Ankara belediye başkanı seçimine ne karışır yahu?
Sayın Kılıç, sırada bekleyen bir sürü dosyayı, kelimenin tam anlamıyla "işi gücü bırakıp" Twitter'i YouTube'u açma kapama işlerine bakıyor.
Amacı bir çeşit "özgürlük kahramanı" olmak mıdır?
Yoksa muhalefete "beni Çankaya'ya aday gösterin" mesajını mı vermiş oluyor?
Öyle ya, hem sivil, hem yüksek bürokrat, Ankara kodamanlarının arayıp da bulamayacakları aday...
Bir tür yeni Ahmet Necdet Sezer!
"Yüksek bürokratların, emekli orgenerallerin ya da mahkeme başkanlarının Çankaya'ya çıkmaları geleneğine" dönüş! Eski Türkiye'ye selam, vesayete devam...
"Evden mahkemeye, mahkemeden eve gidip geliyorum" demiş, oradan da Çankaya'ya gitmek için cübbesini çıkarıp ortaya atılır, "Fethullah medyasından" ve de İstanbul sermayesinin sözcüsü Aydın Doğan kuruluşlarından yüzde yüz destek alır.
Ve de kazanamaz... Ağustos ayından sonra mutlu ve huzurlu bir emeklilik hayatı onu bekler.
Üzülmesin, muhalif gazetelerde yeri hazırdır. Nasrettin Hoca'nın eski ayları kırpıp kırpıp yıldız yapması gibi bu tür gazeteler de eski bürokratları, emekli büyükelçileri falan kırpıp kırpıp köşe yazarı yaparlardı, eh, bu sefer niçin bir emekli hukukçu olmasın?
Okuyan pek çıkmaz ama zarar yok, sayfada yer doldurur.