Bu satırları o tılsımlı 25 Mart Salı sabahı yazıyorum... Bu saat itibarıyla henüz "bir şey olduğu" yok. Belki akşama kadar olur, bilemem. Bekleyecek değilim. Sonradan güncelleme de yapmayacağım.
Tılsımlı dedim çünkü bütün muhalif yazarlar ve bütün kenef mahalle karıları nefeslerini tuttular, birşeyler olmasını bekliyorlar...
Kimisi yeni "tapeler" bekliyor.
Kimisi, Malezya'ya kaçırmak için uçağa yüklenirken resmi çekilmiş altın dolu kasalar bekliyor... Bunlar muhalefetin "aç köten" kesimi.
Kimisi, Apo'yla bir telefon konuşmasının tutanaklarını bekliyormuş, bekledikleri "Diyarbakır'ı sana vereyim, oylarınızı bana verin" gibilerden bir pazarlık! Eh, başbakan memleketi satıyormuş ya...
Kimisi Apo'yla gizli bir buluşma fotoğrafı istiyor, başbakan motorcu kılığında İmralı iskelesinde... Çakılmasın diye de elinde bir sepet istavrit...
Kimisi, "bütün Uludere halkını öldürün" gibilerden gizli bir emir tutanağı bekliyor. Kimisi, Muhsin Yazıcıoğlu'nun Hamlet'in babası gibi mezarından çıkıp "beni Erdoğan öldürdü" demesini istiyor. Bunlar, muhalefetin daha salak kesimi.
Kimisi, müthiş bir "gayrımeşru çocuk" keşfi bekliyor, bunlar muhalif kesimin daha bir kültürlü kanadı... "Monte-Cristo" romanında başsavcı Villefort'un mahvına sebep olan gayrımeşru oğlunun ortaya çıkması gibi... Ya da serüven filmi seviyorlar.
İçlerinde Suriye ordusunun Ankara'ya girmesini bekleyenler bile çıkabilir vallahi... Yeni bir Gezi muhabbeti yaratıp bu sefer devrim yapmayı uman budalalar da bulunabilir. Yarım eğitimli ve yarım akıllı magazin müşterisinin en çok tuttuğu en rezil senaryoyu da söyleyeyim: Başbakanın, kerimesi yerinde bir televizyon sunucusuyla yaşamış olduğu varsayılan "gizli aşkın" ortaya çıkmasını bekliyorlar!
İçlerinde hepten utanmaz olanlar porno kaseti istiyorlar, tahrik olacaklar, daha bir edeplileri de hiç olmazsa İran'da kılındığı varsayılan "muta nikâhı" belgesini...
O kadar uçup kendini kaybedenler var ki, geçen gün bir CHP milletvekili, Umut Oran, başbakanın "30 Mart'tan önce siyaseti bırakacağını" bile çok açık seçik ileri sürdü.
25 Mart'ta öyle bir şey olacakmış ki, başbakan kaçacakmış.
Bereket muhalif yazarlar arasında az da olsa aklını peynir ekmekle yememiş adamlar da var. Bunlardan biri, Okay Gönensin de kendisine dedi ki: "Eğer bir şey biliyor da açıklamıyorsan, bu etik değildir. Yok eğer 30 Mart'ta normal bir seçim yaşanır da Ankara'da CHP'nin MHP'li adayı kazanamazsa, yapacağın şey, Kılıçdaroğlu'yla birlikte bu kez senin evine gitmendir, çünkü düzeysizliğin geldiği son noktadasın!"
Atılan her çamurun bir bedeli vardır ve nasıl bazı seccadesi püsküllülere ödetilecekse, bunlara da ödetilecektir.
Velev ki yukarıda saydıklarımızdan biri, bu akşama kadar ortaya çıktı... Bunun, pazar günü yapılacak seçime herhangi bir etkisi olacağını mı sanıyorlar?
Sosyaldemokrat iktidarsızlar için Deniz Baykal'ın saçmalıkları adam yeme vesilesi olabilir, karşı kesimde benzer bir olayın "ulan helal olsun, koç gibi adammış maşallah" tepkisi yaratmayacağından emin olabiliyorlar mı?
Şu anda salı sabahı... Akşama kadar neler olur bilmiyorum ama pazar günü neler olacağını çok iyi biliyorum.