Bunların dinle imanla ilgileri yok... Allah'tan korkmuyorlar, kuldan utanmıyorlar... Bunlar hem "bedduayla hükümet düşürmeye çalışacak" kadar cahil insanlar, mahalle karısı gibi ileniyorlar, hem de bedduanın yetmeyeceğini bilip başka "dünyevi" yöntemler deneyecek kadar köylü kurnazı...
O yöntemleri eskiden Kemalistler kullanırlardı.
"Adnan Menderes gençleri kıyma makinesinden geçirmiş" gibi iftiralar...
"Hükümet üyeleri 12 kilo altınla kaçarken yakalandılar" gibi iftiralar...
Eh, "Orhan Pamuk bavulunda yarım milyon dolarla tüydü" gibi rezillikler de bunun dışında tutulamaz. (Bunu yazan, halkın kafasındaki "karikatür imajına" güveniyordu, bazı banknotların ucu bavulun kenarından görünüyor, bazıları da havada uçuşuyor... Karikatürlerde olur. Hiçkimse yanında yarım milyon dolar nakit parayla gümrükten geçmeye kalkacak kadar delirmemiştir, Nobel almış adam hele hiç.)
Sonra rolleri değiştiler.
Kemalistler, Taksim'de ayaklanma çıkarıp ardından ordunun işe karışacağını umdular, yeni bir 28 Nisan'ın ardından yeni bir 27 Mayıs gelebilir diye beklediler.
Gelmedi. Gelemezdi.
Bunun üzerine bayrağı devralan bir İslamcı fraksiyon, başbakanı tutuklamaya çalışmaya kadar varan gözü kara bir hamle yaptı. Sökmedi.
Şimdi iftirayla "itibar kaybettirme" vaktidir. Son çare. İntihar çırpınışları, "kamikaze" atakları...
Belediye seçimine bir ay kaldı.
Bütün mesaileri, AKP'nin seçime "Erdoğansız" girmesi üzerine yoğunlaştı.
Aklı sıra olayları kendine yontmaya çalışan ve "helikoptere bin kaç" diye zırvalayan siyasi zavallılar, Nâzım Hikmet'in Yakup Kadri'ye dediği gibi "bu kavgada bir virgül bile değiller"... Onlar ancak "kullanışlı" olur kalırlar.
Olup bitenler, darbe girişiminin devamıdır.
Darbe girişimi bir ay daha sürecektir. Belki de hızlanarak sürecektir.
Muhalif basın, özellikle Aydın Doğan basını, utanmayı sıkılmayı bir yana bırakmış, açıkça darbecilerin safında yerini almıştır. Bütün iğreti köprüleri attılar. Liberal geçinenler de dinci örgütlerin kucağına oturmaktan utanmaz oldular.
"Belediye seçimi sandığında" madara olunca da uğursuz mesailerini "cumhurbaşkanlığı seçimi" üzerine yoğunlaştıracaklar. Yani bu vahşi kavga yaz sonuna kadar altı ay daha gidecek.
Suikast girişimi bile ihtimal dahilindedir.
Başbakan adaylığını koyar da köşke seçilirse (ki havada karada seçilir), amaçlarına kısmen ulaşırlar. Çünkü muhalefetin "yeni bir anayasa yaptırmama" direnişi başarıya ulaştı.
Eski anayasayla da Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasında (yani kenara çekilmesinde) onlar açısından fazla bir sakınca yok. "AKP'yi ele geçirmeleri" kolaylaşır sanırlar.
En iyisi, Abdullah Gül'ün beş yıllığına yeniden cumhurbaşkanı olmasıdır! AKP'nin Gül'ü yeniden, bu sefer meclise değil halka aday olarak sunması... O zaman hiç ağızlarını açamazlar.
O da havada karada seçilir.
Bu sefer Abdullah Gül hakkında rezilce iftiralar uydurmaya kalkacak adamda da mangal kadar büzük ister! O büzük Amerika'nın hiçbir eyaletinde yoktur.