Anayasa Mahkemesi noktayı koydu: Hüküm giymiş olan artık tutuklu değildir.
Bunu anlamamak için de ya geri zekâlı ya da bir kısım muhalif basının mensubu olmak gerekir!
Ne yaptılar, hatırlarsınız: Kafaları karıştırmak, zihinleri bulandırmak ve o tozdan dumandan yararlanıp Ergenekon hükümlülerini kurtarabilmek için bir "Ergenekon sanıkları tutuklu mu, hükümlü mü?" tartışması yumurtladılar...
Şunu ima etmeye çalışıyorlardı: "Eh, başbakan hocayla kapıştığına göre artık bu masum yavrucaklara da bir iyilik eder herhalde!"
Üstelik adamlar hüküm giydikleri, bu da Yargıtay tarafından onandığı halde onlar "sanıklar" demekte ısrar ediyorlardı...
Adalet Bakanı "olmaz öyle saçma şey" dedi, aldırmadılar.
Şimdi Anayasa Mahkemesi de aynı şeyi söyledi, bakalım nasıl kıvırtacaklar?
Anayasa Mahkemesi diyor ki: Dava bitip hüküm verildiği anda tutuklu sıfatı sona erer.
Yani, hüküm giymiş, üstelik bu hükmü temyizde de tasdik edilmiş adam "ben çok tutuklu kaldım" diye çıkmaya kalkamaz.
En fazla dava açar, tazminat ister. Bu tazminat da, kaç bin liraysa kendisine elbette ödenir, mahkeme o yönde karar verirse... Vermezse, temyiz yolu gene açıktır.
Yani, hüküm giymiş ve bu hükümleri tasdik de edilmiş Ergenekon mahkûmları tahliye edilemezler, edilmeyeceklerdir. Anayasa Mahkemesi söylüyor. Bitti.
Balbay ve Haberal milletvekili seçildikleri için tahliye edilmişlerdir, beraat etmiş değillerdir. Milletvekili kimlikleri günün birinde sona ererse (yeniden aday gösterilmezlerse ya da gösterilip de kazanamazlarsa) tekrar içeri gireceklerdir!
Bu kadar. Budur.
Fakat birtakım basın çakalları, sanki Balbay ve Haberal'ın "suçsuzlukları kanıtlanmış" gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar.
Aynı şey "İlker Paşa ve arkadaşları" için de geçerli, fakat orada henüz Yargıtay bekleniyor. Ergenekon tasdikli ve müsecceldir, Balyoz henüz tasdikli değil.
Şimdi birtakım çakallar "Perinçek'i kurtaramazsak hiç olmazsa paşayı kurtaralım" hesapları yapıyorlar ve gene kafa karıştırmaya çalışıyorlar...
Üzgünüm, bu durumda paşa da çıkamaz.
Yargıtay kararı bozarsa, ancak o zaman tahliye edilir, yeni kararı bekler. Bu, beraat etmek değildir.
Bu adamları kurtarmak mı istiyorsunuz? Darbe yaparsınız, Fethullah Hocaefendi Hazretleri tıpkı Ayetullah Humeyni gibi uçağa biner gelir (biletini hocaya saray yaptıranlar mı alırlar yoksa Amerikalılar, Giscard'ın Humeyni'ye yaptığı gibi özel uçak mı tahsis ederler?)
Silivri'yi basmaya pek hevesli olan faşist militanlar o kargaşada Silivri'yi basarlar, hükümlüleri salıverirler.
Ya da Sarıgül mü Kırmızıgül mü Morgül mü Şengül mü hangisiyse artık, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanır, bunları affeder. (Sağlıktan mağlıktan, palavradan bir bahane bulunur.)
Ya da Anayasa Mahkemesi'ni hallaç pamuğu gibi atıp yüksek yargıyı zalim Tayyip'in elinden kurtarır(!), mahkeme içtihat değiştirir.
Başka türlü, çı-ka-maz-sı-nız.