İlahi, sanki bilmiyorduk... Bütün o "otelinin kapılarını açıp asilere kumanya dağıtmalar" falan...
Bütün o "bizim Cem gene parti kursun, çocukları oraya alsın" balonları falan...
Fakat şimdi daha açık konuştu İstanbul sermayesi... Basın sözcüleri de destek verdiler: TÜSİAD bir fenermiş, tehlikeli kayalıkları denizcilere haber veren bir çakarmış. (Tekne sahibi burjuvaların anlayacağı dilden... Hep halkın anlayacağı şekilde yazılacak değil ya...)
TÜSİAD, geçen gün yaptığı açıklamada, önce ağızlara sakız olmuş malum teraneleri tekrarladıktan sonra (temiz siyaset, güçler ayırımı, demokratikleşme falan), "yabancı sermaye gelmez" diye gözdağı vermeyi de ihmal etmeden, bir şey dedi:
"Yeni nesillerin, bu değerleri büyük ölçüde benimsediğini, başta Gezi Parkı süreci olmak üzere birçok vesile ile görme fırsatı elde ettik."
Nelermiş o değerler? "Demokratik ve özgürlükçü, katılımcı demokrasi"... Taksim'de ayaklananlar bu değerleri benimsemiş, dünyaya açık ve demokrasiyi özümsemiş bireylermiş...
Büyük burjuvazinin ve finans-kapitalin bu kadar yerlere düştüğünü daha önce hiç görmemiştik.
Gerçi 1979 yılında Ecevit'i devirmek için gazetelere çarşaf çarşaf ilan vermiş, 1980 yılında da darbeyi desteklemişlerdi ama o yere düşmek değildir.
Çıkar kavgasında ikiyüzlü tutumdur.
Bugün de aynı telden çalıyorlar ama bu sefer işin içinde Taksim de var.
TÜSİAD kimi destekliyor?
Topçu kışlasının yeniden yapılmayacağına dair mahkeme kararı çıktığı halde bunu gizleyip çocukları ayaklandıranları mı?
İzinsiz gösteri düzenleyenleri mi, polise Molotov kokteyli atanları, araçları yakanları mı?
Kalabalığa karışıp ATM makinelerini soyan lumpenleri mi yoksa?
Taksim ve civarının ekonomisine darbe vurup milyonlarca lira zarar ve ziyana yol açanları, esnafı batma noktasına getirenleri mi? (Büyük sermaye küçük sermayeye acımaz.)
Olaylara daha ikinci gününden el koyan komünistleri mi?
AKM'yi ele geçirip çağdışı kalmış pankartlarla bezeyen yasa dışı sol örgütleri mi?
Fırsat bulup olaya bir ucundan müdahil olan faşistleri mi?
İstanbul sermayesinin beleşine yumulmuş yaltaklanan üniversite hocalarını mı? "Tayyip'e" duydukları derin nefret gözlerini ve yüreklerini karartmış gazetecileri mi?
Emek Sineması'nı "canım oradan da para kazanılmayıversin" diye savunarak iktisatın i'sinden bile anlamadığını beyan eden ve TÜSİAD'ın hiçbir holdingine sekreter olarak bile alınmaz bazı Marksist hanımları mı?
Halkın yarısının desteklediği hükümete "siz gidin, halk iktidarı kurulsun" diyen geri zekâlıları mı?
Sermaye sınıfının bir kültürü, bir raconu, bir ahlakı, bir haysiyeti vardır, onu da çöpe attılar.
Batı ülkelerinde devleti kuran burjuvadır, bizim alafranga burjuvayı devlet besleyip büyüttü, işte böyle oldu. Umut, kendi kendini oluşturan ve devlete "gölge etme" diyen yeni burjuvada. Halkın da desteğiyle.