Hükümete yakın bir yazar, son günlerde ortalıkta dolaştırılan darbe laflarından huylanmış, "zırhlı birlikler Ankara dışına çıkarılsın, teyakkuz halinde olmalıyız" dedi.
Ankara vilayet sınırları dışına çıkarıp Çankırı'ya da koysan, Girne'den Lefkoşe'ye yürümüş arslanlar o mesafeyi kolayca katederler... Mussolini taa Napoli'den Roma'ya yürümüştü.
Gene de bu darbe lafının ısıtılıp ısıtılıp piyasaya sürülmesi hoş değildir.
Diyorduk... Atacak başka çamurları kalmadı sanıyorduk. Daha çılgını varmış:
"Çılgın Türk" ya bunlar, Internet'in namlı ve müseccel bir faşist sitesinde çılgın bir yazı yayınlanmış... Bu site, Kılıçdaroğlu'nun Horasan Yaylası'ndan ve de Oğuz Türkleri'nin Kayı boyundan geldiğini ileri süren site (utanmasalar "Osman Gazi'yle akrabadır" da diyecekler.)
Yazan, CHP milletvekili Bayan Emine Ülker Tarhan.
(Hanımefendi demedim, alaturka kaçacak. İslam kokuyor. Bayan daha uygun. Hani otuzlu yılların "bonjur Bay Şerafettin, mil mersi Bayan Melahat" tarzı komikliklerini hatırlatsın.)
Bayan Tarhan, CHP'nin milliyetçi tabir edilen kanadındandır (Sarıgül'ün adaylığı hakkındaki değerli fikirlerini de öğrenmek isteriz.)
Bayan Tarhan, iktidarın "seçim yapmayabileceğini" söylemiş!
Ona çanak tutan bir postalcı da, gazı almış ya ablasından, "seçimi belirsiz bir tarihe erteleyebilirler" diyor.
Bunun için de kaos yaratabilirlermiş!
Nasıl olurmuş bu kaos? Örneğin "komşu bir ülkeyle küçük çapta da olsa savaş"...
Ya da "ülkenin belirli bir bölgesinde güdümlü ve kontrollu bir ayaklanma"...
Çüş artık demeyiniz, dahası var:
"Ya da yine güdümlü ve kontrollu birtakım terör olayları yaratmaya çalışma..."
Postalcı yazar da "müteyakkız olmakta fayda vardır" diyor (canım belki kendisi demiyor ama ekibinde çalıştırdığı ve yazılarının altına kendi imzasını attığı çocuklar diyorlar, aynı kapıya çıkar.)
Namık Kemal'in "vatan mahzun ben mahzun" dizesi misali, iktidar müteyakkız, muhalefet müteyakkız maşallah!
Lakin, bu zırvadan gerektiğinde geri basabilmek ve de basın savcısının elinden kaçabilmek için bir de açık kapı bırakmışlar:
Eğer yeniden seçilme şansını yüzde yüz görmezlerse göze alabilirlermiş böyle bir şeyi! Seçimi alamayacakları takdirde girişirlermiş kaos yaratmaya ve de zamanı geldiğinde dürüst ve adil bir seçim yapmamaya.
Faşistler üzülmesinler, iktidar partisinin seçimi alamaması diye bir keyfiyet söz konusu değil. Böyle bir ihtimal yok. Her ne kadar aksini iddia etmek için yalan yazsalar da yok.
Dolayısıyla kimsenin savaşa mavaşa gireceği de yok, güdümlü ayaklanma çıkaracağı da. (Bunu kendileri de biliyorlar da, maksat uyuzluk olsun, biz bir kere atalım ortaya çamuru, belki emekli memurların zihinlerinde izi kalır.)
Hiçkimse seçimi erteleyecek kadar delirmedi daha, delirtmeye çalışsanız da...
Haa, meğer ki o arada siz bir kaos yaratmaya çalışmayasınız!... Yani hocaefendinin girişimlerini yetersiz bulup, diyorum...
Vallahi teyakkuz her eve lazımmış.