Yeni yılda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak derler, yalandır. Taptaze bir başlangıç, falan... Böyle bir şey yoktur.
Hani bazı gazetelerin "her sabah dünya yeniden kurulur" benzeri sloganları gibi... Öyle saçma şey olmaz. Senin para kazanmanla dünya yeniden kurulmaz.
Bu beklenti, insanların "değişim özlemini" karşılamak için uydurulmuştur. İşleri kötü giden buna inanır, işleri iyi giden de inanır. "Karşı cinsten bir sarışının ilgi gösterdiğine" inanmak ihtiyacı gibi...
Bir de yılbaşına doğru bir "eskimişlik duygusu" çöker insanın üstüne, hem ay değişir, hem yıl değişir, yenilendim sanırsın. Oysa dünden bugüne değişen, takvim yaprağıdır. O kadar.
Bunları bilecek kadar yaş yaşadık. Burada hayat bilgisi konuşuyor.
Günler uzadı sanırsın, gene erkenden karanlık çöker. Çünkü bir hafta içinde ancak yedi dakika uzamıştır gündüz, yarısı da sabahtan.
Hava ısınacak sanırsın, kar bastırır.
Piyango çıkacak sanırsın, kol saati çıkar.
Sigarayı bırakmaya karar verirsin, fosur fosur içmeye devam edersin.
Geriye, kendini kaptırdığın "zoraki eğlencenin" baş ağrısı ve mide ekşimesi kalır.
Bir de, yılbaşı akşamından artık yemekler, çatal girmiş zeytinyağlılar, kenarına yağ bulaşmış beyaz peynir, durduğu yerde bayatlayacak fındık fıstık tabii... Ziyan olmasın diye üç gün yiyeceksin onları.
Yeni yıla yalnız girenleri ya da çalışarak girmek zorunda kalanları bir hüzün kaplar... Öksüzlük hissederler.
Çünkü bunun en büyük talihsizlik olduğu öğretilmiştir onlara. Bunu yutarlar.
Sanki kafayı salı gecesi çekeceğine perşembe gecesi çekse önemli bir şey değişecektir!
Gene de insanlara bu "haybeden" eğlenceyi çok görmeyiniz.
Bırakın tepişsinler... Bırakın birbirlerine güzel hediyeler alsınlar.
Bırakın heyecanlansınlar...
Sanki meclisin açılışının doksan dördüncü yıldönümünde, Yunan ordusunun bozguna uğrayışının doksan ikinci yıldönümünde çok mu heyecan duyacaklar?
Hayır, duymuş gibi yapacaklar.
Bırakın yarın da öyle yapsınlar.
Hayatlarında çok şey değişecek sansınlar.
Bendeniz yarın gece film seyredeceğim, on bir gibi de yatarım.
Haa, bir de "on ikiyi bulup" öyle yatanlar vardır... Gözlerinden uyku aka aka saat kollayanlar... Yeni yıla nasıl girersen bütün sene öyle gidermiş.
Bırakın buna inansınlar.
İsteyen de kırmızı don giysin, don kırmızı olursa oranın da bereketi artarmış!
Bize de eğlence yok değil canım: Basına bakmak yeterli.
Televizyonda asla seyretmeyeceğimiz gecekondu eğlenceleri, otellerde motellerde sahneye çıkan asla tahammül edemediğimiz lumpen şarkıcıları, hayatında hiç yarı çıplak kadın görmemiş gibi "dansöz çıkacak mı" şeklinde abazan beklentileri... Sayfalar dolusu zevzeklik...
İlle de, hiçkimsenin yapıp da içmeyeceği, yazısını yazan magazincinin bile ağzına sürmediği dandik dandik kokteyl tarifleri!
Yarın yokum, yeni yılınız şimdiden kutlu olsun efendim.