Max Gallo'yu bilir misiniz? Kabak kafalı, gözlüklü, iri kıyım bir adam. Seksenini geçti. Fransız Akademisi'ne üye de seçildi. Fransa tarihi, özellikle yirminci yüzyıl uzmanıdır. Napoleon ve De Gaulle biyografilerini dilinden anlayan herkese tavsiye ederim.
Başucumda tuttuğum, döne döne okuduğum iki nefis kitabı var, biri "Mussolini İtalyası", öteki "Franco İspanyası"...
İşte bu Max Gallo'nun "Fransa Tarihi Sözlüğü"nü karıştırıyordum...
E harfinde, "seçimler" maddesine rastladım (elections)...
İtin kopuğun deyimiyle "bugünkü yazımı bedavaya getirmek", Gallo'nun söylediklerini sizinle paylaşmak istedim.
Diyor ki Gallo:
"1968 yılının haziran ayında göstericiler 'seçim enayi tuzağıdır' diye bağırıyorlardı. (Elections, piege a cons.)
Mayıs olayları üzerine General De Gaulle'ün parlamentoyu feshederek seçime gitmesine bir tepkiydi bu.
Mayıs ayı boyunca ortalığı birbirine katmış, yürüyüşler yapmış, barikatlar kurmuş, arabaları ateşe vermiş olan göstericiler, seçim sandığının hükmünden korkuyorlardı.
Bunda haksız da sayılmazlardı, çünkü Beşinci Cumhuriyet boyunca De Gaulle iktidarı başka hiçbir seçimde bu kadar yüksek bir çoğunluk sağlayamamıştır!
Demek ki siyasi gerçeğin iki yüzü vardı: Bir, sokakları ve meydanları dolduran eylemcilerin, üniversite öğrencilerinin ve grevcilerin 'kamuoyunun düşüncesini yansıtır gibi görünen' gerçeği, ikincisi de, iktidara bir zafer sunan seçmenlerin gerçeği...
Seçim dedikleri de işte budur zaten: Yürüyüşler ve gösteriler değil, sandığa yansıyan güçlerin tartışılmaz ağırlığıdır.
Seçim, demokratik bir ülkede herhangi bir çatışmanın barışçı çözümüdür.
Demokrasi karşıtları, yani 'devrimciler', seçimleri sevmezler.
Bu ülke -Fransa- hep bir seçimler ülkesi olmuştur.
10 Temmuz 1940 tarihinde Vichy'de, Mareşal Petain ve Pierre Laval bile, Alman güdümünde işbirlikçi faşist iktidarlarını kurabilmek için, dağılmak üzere olan meclisin oylarına ihtiyaç duymuşlardı...
Bu ülkede milletvekilleri, cumhurbaşkanları, hatta imparatorlar bile seçimle belirlenir! Birinci Napoleon da, Üçüncü Napoleon da 'plebisit' yapmak zorunda kalmışlardı..."
Max Gallo'nun beş yüz sayfalık kitabından bu bir tek sayfayı, özellikle iki ay önce televizyon ekranlarında tepişen delişmen bacılarımızın dikkatlerine sunmak isterim. Hani şu, "buna bir devrim diyebilir miyiz, evet evet, devrim demek geliyor içimden" diye zırvalayan hanımların dikkatlerine.
Sonra da, "AKP için sonun başlangıcıdır, gelecek seçimde oyları yüzde 41'e düşer" diye fetva veren ulemaya.
Fransa da 1968 yılının mayıs ayı boyunca devrim diye çalkalandı.
Sonra, haziran sonunda, iktidar ilk turda yüzde 58, ikinci turda yüzde 57 aldı.