Allah bin bereket versin, ben de şu bayram sıcağında mizah konusu arıyordum.
Can Ataklı, CHP'den İstanbul belediye başkanlığına aday olmakta çok ısrarlı ve iddialıymış. Kendisine "kaybedeceksin, üzülme" demiştik ama aldırmamış.
Sabah ak dediğine akşam kara demesiyle ünlü Kılıçdaroğlu'nun "değerlendirmeye alacağım" sözüne güvenmiş.
Bir de "twitter"deki 155 bin takipçisine güveniyormuş, yalnızca Taşlıtarla'da 1 milyondan fazla insan yaşıyor.
Aslında gülen güldü, yazı burada bitti ama azıcık yayalım...
Gerek İnternet'te gerekse yazılı basında, Can'ın has arkadaşları, ahret kardeşleri, kirveleri ve sağdıçları onu parlatmak için gayret sarfediyorlar.
Ne yapacaklarını, kime oynayacaklarını tam olarak da bilemiyorlar, en iyisi şimdilik çeşitli "aday adaylarının" sırayla reklamını yapmak, adayın ismi kesinleşince de diğerlerini hemen unutup onun üzerine abanmak. Ama daha bunun için erken.
İyi ama, aday adayları dişe dokunur bir "malzeme" vermiyorlar ki bunlar da yazsınlar!
Örneğin Celal Doğan aday adayı oldu ama İstanbul ve belediye konusunda tık etmedi. (Ataklı, Doğan'ın bu yarıştan vazgeçmesini ve kendisine destek olmasını istiyor.)
Mustafa Sarıgül "Özal'ın bilmemnesiyle İnönü'nün bilmemnesini birleştireceğim" şeklinde saçmalamaktan öteye gidemiyor.
Can Ataklı tık etti.
"İnanın İstanbul'un gördüğü en başarılı belediye başkanı olurum" demiş.
Sağol Can, ben de mizah konusu arıyordum. Beni de Galatasaray takımına santrfor yapsalar ne biçim oynarım, ama yemiyorlar...
Sevgili kardeşim Ataklı, kazanırsa belediyeye "dürüstlük, namus, ahlak, vicdan, açıklık ve adalet getirecekmiş"...
Yani bugünkü belediyede bunlar yokmuş. Bugünkü belediye dürüst, namuslu, ahlaklı, vicdanlı ve adil değilmiş.
Peki, Ataklı'nın, laga lugadan öte "somut" projeleri nelermiş? Söylemiyor.
Daha doğrusu, "trafik sorunu, çarpık kentleşme" falan gibi, Türk basınında her üçüncü sınıf yazardan bol bol okuyageldiğiniz şeyleri sıralıyor.
"İstanbul bir tarih kenti, sekiz bin yıllık tarihi var" gibi, her ilkokul öğrencisinin kompozisyon ödevinde rastlanabilecek derin ve köklü gerçekleri de açıklıyor. (Sekiz bin yılı herhalde Langa kazılarından elde edilen neolitik kalıntılardan çıkarmış.)
Bu tarih, İstanbul'un hak ettiği ölçüde değerlendirilmemiş. Ataklı iktidara gelirse, pardon, belediye reisi olursa, "İstanbul'un tüm tarihi tertemiz biçimde önümüzde açılacak"mış.
Belediye sözkonusu olduğuna göre, temiz biçimde açmak önemli tabii. Kapatanın kim olduğunu da merak ettik, belki diktatör Tayyip kapatmıştır.
Başka? Başka, sağlığınız.
Hiçbir CHP heveslisinin, "onlardan bilmemkaç bin fazla ağaç dikeceğim" falan diyecek hali de yok, "Sulukule'den bir tünel kazacağım Çukurcuma'dan çıkacaksınız" diyecek hali de...
Sevgili kardeşim Can Ataklı'ya "kaybedeceksin, üzülme" demiştim.
Sözümü geri alıyorum.
Uçacaksan, üzül.