Orgeneral İlker Başbuğ felsefeyi bırakmış, şiire dönmüş. Daha önce Atatürk hakkında bir kitap da yazmıştı da az kalsın Turgut Özakman'ın ekmeğini elinden alayazdı...
Gerçi Adorno ya da Horkheimer gibi feylesofları kendisinin mi okuduğu yoksa konuşmalarını hazırlayan yaverlerinin mi okuyup da özetledikleri tartışmalıydı ama kendi Internet sitesine koyduğu şiiri başkasının yazdığı herhalde ileri sürülemeyecektir.
Paşa hapisane koğuşundan Internet yayını bile yapıyor ama zulüm gördüğü söyleniyor, acaba Twit de atmış mıdır Taksim ayaklanmasında?
Hani Silivri taraflarından "şanlı Taksim direnişine selam olsun" sloganları gönderildiğini biliyoruz da...
Bugüne kadar bir tek Türk şairinin bir tek şiirini yayınlayıp da bir tek kuruş ödememiş olan bazı gazeteler, emekli memur okurları nezdinde paşaya sempati kazandırmak ve Ergenekon davasının suyunu bir kere daha çıkarmak için hemen üstüne atladılar, yayınladılar.
Paşanın şiiri "Sevgi ve Acı" başlığını taşıyor.
Hatırıma, "paşa" lakabıyla maruf merhum Zeki Müren'in "Bıldırcın Yağmuru" adlı şiir kitabı gelmedi değil. Bu paşamızın da eserlerini kitap halinde toplamasını arzu ederiz.
Paşamızın şirini hep birlikte okuyalım:
"Bugünü yaşa, her dakikasını içercesine, severcesine...
Bugünü yaşa, her dakikasında acı çekercesine...
Sevgi ve acının birbirlerini tamamladığını bilircesine...
Yaşadığın her sevgi ve acı için Allah'a dua edercesine...
Hayatın bir varmış, bir yokmuş olduğunu düşlercesine...
Yetmiş yaşında, ilk şiir denemesini yaptığına inanırcasına..."
Vallahi merhum Ecevit'in amatör şiirlerinden daha kötü değil!
Ne ki Ecevit şiire, Robert Kolej berberi Haçik'in bir gün yaptığı kötü tıraşa içerleyip hüzünlenerek on altı yaşlarında başlamıştı... Paşa bu işe yetmiş bir yaşında soyunmuş.
Eh, ben ondan on yaş daha genç olduğuma göre haydi haydi deneyebilirim bu işi...
Paşam, bu da benden olsun. Sütre gerisinden şiir yazmaya geldim. Şiirim sağlam ve dolu olarak görüşlerinize hazırdır. Arz ederim:
"Bugüne gelme, dünde kal, durma eylemine katkıda bulunurcasına...
Bir de bikinili kadın çıkmış şimdi, amuda kalkan da var acı çekercesine...
Toplayıp arkana yıldızlıları gazeteci parçalarına meydan okurcasına...
Sivil savcı neyi araştırsın, neyi araştırmasın onun emrini verircesine...
Fırtına İbrahim'i de gözlerinden öpercesine...
Aldırma paşam görecek günler var daha, Nutuk okurcasına....
Peteği var balı var, ayvası var narı var,
Ata'mızdan yadigâr, Halide Edip Adıvar.
Bölük dur. Mustafa, sen de dur."
Paşam, başbakanın da arzu ettiği şekilde dilerim en kısa zamanda özgürlüğünüze kavuşursunuz da sizinle şöyle bir karşılıklı oturup kötü şiirler söyleriz birbirimize.
Sivil meyhane çok para yazar, Orduevi'ne gideriz.
Yok yok, girebilirim. Artık devir değişti, sakallıları alıyorlar!