Kadıköy Meydanı'nda toplanmışlar, devrimci arkadaşlar...
Bilgesu Erenus gitar çalıyor, Ataol Behramoğlu şiir okuyor, İsmail Hakkı Demircioğlu adında bir adam da bağlama tıngırdatıyor, birkaç yüz kişi varmış (yok, "on binler" değil, çünkü devenin pabucu olmaz.) Meşaleler falan da yakmışlar, gece gece... (Alman faşistleri ve Türk Kemalistleri "fener alayı" severlerdi.) Slogan atmışlar: "Susma diren, Haydarpaşa'ya tren"...
Öpsün seni Zeki Müren...
Karpuz kestim kan çıktı...
Falan filan.
Ataol ne okudu bilemem ama herhalde Nâzım okumuştur: Şu 1941 yılında, Haydarpaşa Garı'nda, güneş, yorgunluk ve telaş (konuyla ilgili kendi şiiri var mı bilmiyorum.) Bir de "temsili tren" yürütmüşler.
Muhabir arkadaşlar bunun ayrıntılarını yazmamışlar, oyuncak tren mi getirdiler yoksa biri öne geçti lokomotif oldu da ötekiler arkasına mı yapıştılar uzun eşek oynar gibi tek sıra, bilemiyoruz.
Tren seferleri artık Haydarpaşa'dan değil Söğütlüçeşme'den başlıyormuş, ona bozuluyorlar.
Fakat bunu "ulaşım hakkımız engellenemez" diye bağırarak yapıyorlar.
Ankara'ya saat başı uçak kalkıyor, elli dokuz lira... Kartal'a metro var, yarım saat... Kadıköy'den Bostancı'ya kadar dolmuş iki lira, otuz saniyede bir geçiyor bir tane... Binmek istemesen de neredeyse zorla kolundan çekip bindiriyorlar... Ama arkadaşların ulaşım hakları engellenmiş.
Belki de "nostalji haklarıdır" engellenen, kara tren buharlar çıkaracak, onlar İstasyon Lokantası'nda son rakılarını içecekler, kompartımanda siyahlar giymiş gizemli bir kadın, hoşgeldin Esat Mahmut Karakurt.
Ya da bak bakalım Atatürk ve beraberindeki "zevat-ı mutade" de seninle birlikte binmişler mi Ankara ekspresine?
Hayatında kaç kere Haydarpaşa'dan trene bindin Bilgesu? (Ataol otobüsle gider.) Haydarpaşa Garı otel yapılacakmış.
Eee, ne var bunda?
Emekçi halkım kalmayacak, pis burjuvalar ve yabancılar kalacaklar, ona mı bozuluyorlar? (Allah korusun, Arap çorap da gelir kalmaya.) Haydarpaşa'nın otel yapılmasının kime ne zararı var?
Turgut Özal Çırağan'da 1910 yılından beri öylece durup duran mezbeleliği otel yaptırdığında ona da bozulmuşlardı.
Lütfi Kırdar bunu niçin kırk yıl önce beceremedi diye kızacak yerde...
Yok yahu, maksat eylem olsun, gazetede isimleri geçsin. Başka türlü, bu ülkede bu isimlerde birtakım vatandaşlar da yaşadığından kimsenin haberi olmuyor çünkü...
Onlara yeni sloganlar da bulayım, bir sonraki eylemlerinde kullanırlar:
Kahrolsun Sabiha Gökçen! (Yanlış anlama paşam, havaalanı dedik.) Yerin dibine batsın çağdaş ulaşım, varsa yoksa kağnısıyla Elif bacım!
Uçak matah bir şey olsaydı Lenin İsviçre'den Rusya'ya "zırhlı uçakla" giderdi.
Sattırmam efendim, sattırmam!
Yok yahu, sonuncusu biraz bayat oldu galiba...