Şeyh Said'in torunu ve eski milletvekili Abdulillah Fırat ile aile avukatı Sıdkı Zilan, Dicle Fırat Diyalog Grubu Başkanı Muhittin Batmanlı'nın da katılımıyla Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan Şeyh Said Efendi'nin torunu Adulillah Fırat, dedesinin idam edildikten sonra defnedildiği yerin hem zamanın Diyarbakır halkı tarafından bilindiğini ve hem de devlet arşivlerinde sabit olduğunu söyledi.
"MUSTAFA KEMAL'E KARŞI EN BÜYÜK HAREKETİ ŞEYH SAİD YAPMIŞTIR"
Şeyh Said ve arkadaşlarının idamının bütün dünya devletleri tarafından yakından takip edildiğini belirten Abdulillah Fırat, Mustafa Kemal'e karşı en büyük hareketi dedesi ve arkadaşlarının yaptığını söyledi. Fırat, "Şeyh Said Efendi'nin Şark İstiklal Mahkemelerindeki muhakeme esnasında ABD başta olmak üzere İngiltere, Fransa, Rusya o günkü süper devletler bütün kameramanlarıyla ve Türkiye'deki matbaatla beraber muhakemeyi baştan sona kadar takip etmişlerdir. Bununla birlikte bütün dünya kütüphanelerinde mevsuk belgeler, bilgiler, kamera ile alınan resimler mevcuttur. Mustafa Kemal rejimi gelince bu sisteme karşı en büyük hareketi yapan Şeyh Said'dir. Mustafa Kemal'ın reisicumhur olduğu dönemde bakanlar kurulu kararıyla bunu bir Kürt kıyamı olarak telakki edip sonradan her nedense Türkiye Cumhuriyeti başvekaleti vasıtasıyla sarfinazar ediyorlar ve bütün basın mensuplarına bu bir irticai harekettir diyorlar. Bunları sistem nasıl kabul ediyorsa etsin, doğrusu her ikisidir, hem Kürt kıyamı hem şer'i bir kıyamdır. Diyarbakır'da Şark İstiklal Mahkemeleri neticesinde 47 kişi beraberce idam edilmiş ve bu infaz işlemi de burada yapılmıştır. İnfaz işlemlerini de yapan o günkü şark İstiklal Mahkemelerinin üyeleridir" dedi.
ŞEYH SAİD'İN VASİYETİNİ AÇIKLADI
Abdulillah Fırat Şeyh Said Efendi'nin idam edilmeden önce yazdığı vasiyeti de açıkladı. Fırat, "Şeyh Sait Efendi'nin bir vasiyeti var. Devlet kanalıyla bu vasiyetin yerine getirilmesi için Şeyh Sait Efendi Şark İstiklal Mahkemesi Müddeyi Umumi Ahmet Süreyya Bey'e bir istirhamda bulunuyor. Hapishanede yazdığı vasiyetin icrasını istiyor. Vasiyeti Ahmet Süreyya Bey'e veriyor. Vasiyetinde 'Benim mülkiyetimde olan mallarım var, benim gasp edilen paralarım var' diyerek bunların kime verileceğini yazmış.
Mahkemeden istediği ikinci isteği ise 'Özellikle benim ve arkadaşlarımın şahadete gittiğimiz yerin üzerinde bir mezar yapılmasını mahkemeden istiyorum' diyor. Mahkeme de bunu kabul etmiştir. Sistem bugüne kadar bunu yerine getirmedi. Tabi yerine getirir getirmez onu bilmiyorum. Ama Allah yolunda milleti için mücadele etmek Cenab-ı Hakk'ın hoşnut edeceği en büyük ameldir. Bu ameli yerine getirenler mukaddes bir hizmet yapmış olur. Bunu da siyasi iktidarın yerine getirmesini özellikle arzu ve istirham ediyorum" şeklinde konuştu.
ATATÜRK HEYKELİ İLE ŞEYH SAİD MEZARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİ
Şeyh Said'in kimsenin itibarına ihtiyacının olmadığını belirten Fırat, dedesinin Allah kelamıyla şahadet mertebesine nail olmuş büyük bir şehit olduğunu söyledi. Şeyh Said'in Diyarbakır'da defnedildiği yerin de devlet arşivinde bulunduğunu belirten Fırat, orduevi duvarına yapışık olarak inşa edilen Atatürk heykelinin de bu mezarı işaret ettiğini söyledi. Fırat, "Şeyh Said Allah'ın kelamıyla şahadet mertebesine nail olmuş büyük bir şehittir. Diyarbakır'da mahkeme marifetiyle şehit edilenler 51 kişidir. 47
kişi Seyh Said Efendi ile diğerleri de onlardan 20 gün önce şehit edildi. Şeyh Sait kıyamında mahkeme kanalıyla 15 bin 206 insanın idam edildiği devletin arşivinde mevcuttur. Bizim talebimiz bunu istimrar edenlere karşı tavır almaktır. Şeyh Said'in defin yeri bellidir. Dağkapı'da orduevi ile inşa edilen bir hastane arasındadır. Eskiden orası yeşil alandı. Yer belli ve Mustafa Kemal'in orduevindeki resmi de Şeyh Said'in metfun olduğu yeri gösteriyor. Bunda da ilahi bir hikmet var. Tam şeyh Sait Efendi'nin
defnedildiği yeri gösteriyor. Bunu da devlet özellikle oraya dikti. Şeyh Said kıyamında onunla beraber şahadete sahip olan insanların bu davada kendi meftalarına sahiplenmelerini bir Müslüman olarak ve Şeyh Said'in varisi olarak istirham ediyorum" ifadelerini kullandı.
Aile avukatı Sıtkı Zilan ise islami bir şahsiyet, bir tarikat büyüğü ve lider olan Şeyh Said ile dava arkadaşlarının, Allah katında ve halk nezdinde mevcut olan itibarlarının, devlet tarafından da tescilini talep ettiklerini söyledi.