Hava, kurşun gibi ağır. Sağanak yağmur. Güneş, iki gün boyunca yüzünü birkaç saat gösteriyor. Sakin gibi görünen Diyarbakır, "tansiyon hastası" gibi. Hani o enseden başlayıp, başın yarısını saran, bir süre sonra kaybolan sinsi ağrı misali. Toplumsal basınç bir artıyor, bir azalıyor. İlk durağım, Güneydoğu Sanayici İşadamları Derneği Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu'nun ofisi. Sağduyuyu temsil eden, sivil bir isimden Diyarbakır'ın nabzını tutmak, bu ildeki politik tuzaklara düşmemek adına yararlı oluyor. GÜNSİAD Başkanı, ekonomik problemlerin de farkında siyasi taleplerin de...
YETER Kİ KAN AKMASIN
Diyor ki... "Nüfusun yüzde 55'i 25 yaşın altında ve kalifiye olmayan gençlerden oluşuyor. Yatırım iklimi için güvenlik ve istikrar gerekiyor!" Sonra sıra yakıcı konulara geliyor: "Kürt meselesinin silahla bağını koparmak lazım. Oturup konuşalım, gerekirse bağırıp çağıralım. Yeterki kan akmasın!" Diyarbakır'ı, "Kürt meselesinin kritik kavşağı" olarak tanımlayan Bedirhanoğlu, şu mesajı veriyor: "Açılımın kendisi özgür, demokratik konuşma ortamı sağladı. 3 sene önce bu kadar konuşulamıyordu. Ancak Habur sürecini, devlet de BDP de iyi yönetemedi. Örgütün eylemsizlik kararının arkasından gelen KCK operasyonları ise olumlu havayı bozdu. Anadilde eğitim, Kürt toplumunun ortak talebi. Demokratik özerklik de tartışılan bir proje. Çözüm, sivil demokratik Anayasa. Bu da Meclis'in boynunun borcu." İkinci durağımız BDP İl Başkanlığı. Diyarbakır Büro Şefimiz Hüseyin Kaçar'la İl Başkanı Mehmet Ali Aydın'la görüşmeyi bekliyoruz. Özel kalemde Kürtçe ve Türkçe "Dağlara gel dağlara" türküsü çalıyor. BDP'nin Ankara'daki Genel Merkezi'nden daha büyük olan bu bina, "Gerçek Merkez burası" dedirtiyor. Aydın, makam masasında oturmayı tercih ederken BDP destekli bağımsız aday Altan Tan, parti sözcüsü rolünde. Farklı etnik, mezhep ve siyasal unsurları bağımsız listede buluşturan BDP, Meclis'te yaşanacak çok sesli ve çok başlı günlerin ipucunu bugünden veriyor.